Posts

Showing posts with the label Irak-İran ilişkileri

Bağımsızlık Referandumu Sonrasında IKBY-İran İlişkileri

Bağımsızlık Referandumu Sonrasında IKBY-İran İlişkileri 20. yüzyılın ortalarında şekillenen bölge- sel jeopolitik koşullar ve tarihsel bağlar Irak Kürtlerini İran’a yakınlaştırdı. Bu süreçte ‘özerklik’ peşindeki Irak Kürtleri ile ‘bölgesel hırsları’ olan İran arasında ‘netameli bir ittifak’ ortaya çıktı. Zaman zaman güçlenen, perçinlenen bu ittifak, zaman zaman da çetin testlerden geçti. Irak Kürdis- tan Bölgesi’nde 25 Eylül 2017’de yapılan ‘bağımsızlık referandumu’ Erbil-Tahran ilişkilerinde yeni ve zorlu  bir sınav oldu. Aralarındaki dostluğa rağmen İran, Irak Kürtle- rinin ‘bağımsızlık’ girişimlerine her zaman şüpheyle baktı. Nitekim İran yönetimi, Kürtler üzerindeki et- kisini kaybetme riski, bölgede olası istikrarsızlaştırıcı etkileri, İranlı Kürt grupları cesaretlendirmesi ve ABD ile İsrail’in İran karşıtı faaliyetleri için uygun bir zemin sağlaması ihtimalleri gibi stratejik kaygılarla Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKBY) aldığı ‘bağım

İran’ın ‘Kürdistan Bağımsızlık Referandumu’na Karşı Tepkisi

İran’ın ‘Kürdistan Bağımsızlık Referandumu’na Karşı Tepkisi 20.09.2017 http://orsam.org.tr/orsam/DPAnaliz/14503?dil=tr IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin 7 Haziran’da Kürdistan bölgesinin bağımsızlığı için 25 Eylülde referandum yapılacağını ilan etmesinden sonra İran’da hemen her kesimden bu girişime karşı olumsuz ve sert tepki geldi.İranlı yetkililer her fırsatta bağımsızlık referandumun kararının Irak’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit edenyanlı bir karar olduğunu savundu ve Irak Kürt liderlerinin bu karardan vazgeçmesini istedi. İranlı yetkililer referandum kararından sonra yapılan karşılıklı ziyaretlerde IKBY’yi referandum girişiminden vazgeçirmeye çalıştı. İran’ın daveti üzerine Temmuz ayının ortalarında Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden (KYB) bir heyet (Celal Talabani, Molla Bahtiyar, Kosrat Rasul Ali vd.) Tahran’a gitti ve İranlı yetkililerle görüştü. Yüksek Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Ayetullah Hamanei’nin konseydeki temsilcisiAli Şamhani h
IŞİD GÖLGESİNDE IRAK-İRAN İLİŞKİLERİ Son zamanlarda Ortadoğu siyasetinde en çok tar- tışılan konulardan birisi Irak-İran ilişkileridir. Öyle ki 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etmesi nin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin niteliği köklü bir şekilde değişmiş, rekabet ve düşmanlık- tan ‘stratejik ortaklığa’ dönüşmüştür. Taraflar bir- birlerini resmen ‘stratejik ortak’ olarak nitelendirse de gerçekte Irak birçok kişi tarafından İran’ın nüfuz alanı olarak görülmektedir. Bu süreçte en büyük pay sahiplerinden birisi eski Irak Başbakanı Nuri al-Ma- liki’dir. Onun içeride ve dışarıda izlediği politikalar, doğrudan veya dolaylı olarak İran’ın Irak üzerindeki etkisinin artmasına sebep oldu. Fakat bu süreç, içeri- den ve dışarıdan gelen baskılarla Maliki’nin Ağustos 2014’te iktidardan uzaklaştırılmasına rağmen halefi Haydar el-Abadi döneminde de devam etti. Öyle ki nerdeyse her on beş günde bir iki ülke arasında karşılıklı olarak üst düzey heyetler gelip gitmekte- dir. İki ülke arasınd

Musul Operasyonu ve İran

Image
Musul Operasyonu ve İran 2016-10-27 Yurtdışında asker bulundurma tezkeresini TBMM’den geçirmesinin ardından ve uzun süreden beri hazırlıkları süren Musul operasyonunun başlamasından az önce Irak hükümeti ile Ankara arasında Başika’daki Türk üssü nedeniyle gerilim arttı. Irak Başbakanı Haydar el-Abadi 5 Ekim’de ‘Türklerin macerasının bölgesel bir savaşa dönüşmesinden korkuyorum’ dedi. Abadi’nin bu sözü, çoğunlukla Türkiye’ye yönelik tehdit olarak değerlendirildi. Ayrıca, Abadi hükümetinin aslında Bağdat üzerinde nüfuz sahibi olduğu düşünülen ABD ile İran’ın baskılarınedeniyle Türkiye’ye karşı tavır aldığı öne sürüldü. Gerçekten de İranlı yetkililer arka arkaya yaptıkları açıklamalarla  Irak hükümetinin yanında durdu. Son olarak Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani 24 Ekim’de yaptığı bir konuşmada isim vermeden Türkiye’yi eleştirdi. ‘Yabancı ülkelerin, ev sahibi ülke ile hiçbir şekilde koordine etmeden yaptıkları müdahaleleri çok tehlikeli görüyoruz. Irak ve Suriye yönetimi talepte bulunu

Irak-İran Savaşı Tahran'ı nasıl güçlendirdi?

22 Eylül 1980’de Irak askeri güçlerinin havadan ve karadan İran’a saldırmasıyla 20. yüzyılın en uzun savaşlarından birisi başladı. Çağın en kanlı savaşlarından birisi olan bu savaşta kaç kişinin öldüğü tam olarak bilinmiyor, tahminler beş yüz bin ile bir milyon arasında değişiyor.  Sekiz yıl süren ve 20 Ağustos 1988’de sona eren bu savaş İran halkının dimağında derin izler bıraktı. 22-29 Eylül haftası her yıl “İran’da Mukaddes Savunma Haftası” olarak anılır.  Savaşın hatıraları olabildiğince canlı tutulur, şehitler anılır ve şehadet kavramı yüceltilir. Ayrıca sekiz yıl süren ve İran yazınında geçtiği şekliyle İran’a “dayatılmış savaş”ın İran halkını nasıl birleştirdiği vurgulanır. Öyle ki farklı etnik kökenlerden ve kültürel ortamlardan gelen insanlar gerek dini ve ideolojik duygularla devrimi savunmak için, gerek milli hislerle vatan savunması adına aynı saflarda birleşti.  ‘Dayatılmış Savaş’ karşısında ortaya çıkan bu birliktelik devrim sonrasında ‘İran milliyetçiliğinin’ yükselm