Posts

Showing posts with the label Iran dış politikası

Bağımsızlık Referandumu Sonrasında IKBY-İran İlişkileri

Bağımsızlık Referandumu Sonrasında IKBY-İran İlişkileri 20. yüzyılın ortalarında şekillenen bölge- sel jeopolitik koşullar ve tarihsel bağlar Irak Kürtlerini İran’a yakınlaştırdı. Bu süreçte ‘özerklik’ peşindeki Irak Kürtleri ile ‘bölgesel hırsları’ olan İran arasında ‘netameli bir ittifak’ ortaya çıktı. Zaman zaman güçlenen, perçinlenen bu ittifak, zaman zaman da çetin testlerden geçti. Irak Kürdis- tan Bölgesi’nde 25 Eylül 2017’de yapılan ‘bağımsızlık referandumu’ Erbil-Tahran ilişkilerinde yeni ve zorlu  bir sınav oldu. Aralarındaki dostluğa rağmen İran, Irak Kürtle- rinin ‘bağımsızlık’ girişimlerine her zaman şüpheyle baktı. Nitekim İran yönetimi, Kürtler üzerindeki et- kisini kaybetme riski, bölgede olası istikrarsızlaştırıcı etkileri, İranlı Kürt grupları cesaretlendirmesi ve ABD ile İsrail’in İran karşıtı faaliyetleri için uygun bir zemin sağlaması ihtimalleri gibi stratejik kaygılarla Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKBY) aldığı ‘bağım

Yeni Ruhani Hükümeti’nin Dış Politikası

Yeni Ruhani Hükümeti’nin Dış Politikası İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ikinci dönemi Ağustos 2017’de başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sonrasında reformcu-teknokrat ittifakının lideri Ruhani ile muhafazakâr ve neo-radikal muarızları arasında çetin tartışmalar oldu. Bu tartışmalar esnasında iki konu öne çıktı: Ruhani hükümeti nükleer anlaşma üze- rinden dış politikada yeterince devrimci olmamakla ve Batılılara boyun eğmekle itham edildi. Ekonomi alanında da millî kaynakları ulusla- rarası sermayenin sömürüsüne açmakla suçlandı. Çetin tartışmalara rağmen Ruhani seçimlerden galip çıktı ve yeni kabinesi için önerdiği bakan adaylarının birisi dışında hepsi İslami Şura Meclisi’nden gü- ven oyu aldı. Ruhani, ilk dönem kabinesindeki bakanların neredeyse yarısını değiştirdiği halde tartışmaların odağındaki Dışişleri Bakanı M. Cevad Zarif ile Petrol Bakanı Bijan Namdar Zanganeh’yi ikinci dönemde de aynı bakanlıklara tekrar getirdi. Küreselleş

Bölgesel Rekabet ve İran-Pakistan İlişkileri

Bölgesel Rekabet ve İran-Pakistan İlişkileri Trump yönetiminin Ocak 2017’de işbaşına gelme- si Ortadoğu jeopolitiğini etkilemeye başladı. Trump, böl- ge ülkelerine İran ile uzlaşmaları tavsiyesinde bulunan selefi Oba- ma’nın aksine her sorunun altında terörizm destekçisi İran’ın parmağı olduğunu düşünüyor. İran tehdi- dinin kuşatılması için de bölgede geleneksel Amerikan müttefikleriy- le iş birliğinin güçlendirme eğili- minde. Bu gelişmeler, Suudi Ara- bistan’ın İran karşıtı kampanyasını ateşledi. Son olarak Suudi Savun- ma Bakanı Prens Muhammed b. Salman 2 Mayıs’ta televizyonda yayınlanan konuşmasında “İran ile diyaloğun mümkün olmadığı- nı” söyledi ve şöyle dedi: “Biliyoruz ki, biz İran’ın asıl hedefiyiz. Savaşın Suudi Arabistan topraklarına ulaş- masını beklemeden İran sınırları içinde gerçekleşmesi için çalışaca- ğız.” Prens Selman’ın bu konuşma- sına İran’dan aynı derecede sert bir açıklama geldi. Savunma Bakanı Hüseyin Dehgan “Suudiler düşün- cesizce bir hare

Türkiye, İran ve Rusya Üçlü Görüşmeleri ve Moskova Bildirisi

Image
Türkiye, İran ve Rusya Üçlü Görüşmeleri ve Moskova Bildirisi 2016-12-22 Ağustos 2016’dan beri Türkiye ile İran ve Rusya arasında diplomatik trafik hızlandı. Bu diplomatik temasların merkezinde Suriye krizi, Fırat Kalkanı operasyonu ve terörle mücadele vardı. Diğer yandan İran ile Rusya arasında özellikle Suriye konusunda yakın işbirliği devam ediyor. Rusya’nın Suriye krizine müdahil olmasından sonra iki ülke arasında işbirliğinin koordinasyonu için Bağdat’ta Esad ve Irak hükümetlerinin de katıldığı ‘enformasyon merkezi’ kuruldu. İran, hava sahasını ve Hemedan’dakihava üssünü Rus uçaklarının kullanımına açtı. İki ülkenin özellikle Suriye meselesindeki işbirliğini koordine etmek için Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev ve İran Yüksek Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Amiral Ali Şamhani görevlendirildi.  İran’ın Suriye politikasının belirlenmesinde etkili olan kişilerden Ali Ekber Velayeti’nin ifadesiyle ‘Suriye’nin çöküşünün önlenmesi ve
IŞİD GÖLGESİNDE IRAK-İRAN İLİŞKİLERİ Son zamanlarda Ortadoğu siyasetinde en çok tar- tışılan konulardan birisi Irak-İran ilişkileridir. Öyle ki 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etmesi nin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin niteliği köklü bir şekilde değişmiş, rekabet ve düşmanlık- tan ‘stratejik ortaklığa’ dönüşmüştür. Taraflar bir- birlerini resmen ‘stratejik ortak’ olarak nitelendirse de gerçekte Irak birçok kişi tarafından İran’ın nüfuz alanı olarak görülmektedir. Bu süreçte en büyük pay sahiplerinden birisi eski Irak Başbakanı Nuri al-Ma- liki’dir. Onun içeride ve dışarıda izlediği politikalar, doğrudan veya dolaylı olarak İran’ın Irak üzerindeki etkisinin artmasına sebep oldu. Fakat bu süreç, içeri- den ve dışarıdan gelen baskılarla Maliki’nin Ağustos 2014’te iktidardan uzaklaştırılmasına rağmen halefi Haydar el-Abadi döneminde de devam etti. Öyle ki nerdeyse her on beş günde bir iki ülke arasında karşılıklı olarak üst düzey heyetler gelip gitmekte- dir. İki ülke arasınd

Suudi Arabistan-İran gerginliği nereye varır?

Suudi Arabistan-İran gerginliği nereye varır? Yeni yılın ilk günlerinde, Suudi Arabistan’da aralarında Şii din adamı Şeyh Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin idam edilmesi bölgede gerilimin yükselmesine sebep oldu. Tahran ve Meşhed’de Şeyh Nimr’in idamını protesto eden grupların Suudi Arabistan’ın diplomatik temsilciliklerine saldırması üzerine Suudi yönetimi İran ile diplomatik ilişkilerini kesti. Suudi Arabistan’ın ardından Riyad ile dayanışma içindeki bazı bölge ülkeleri de İran ile diplomatik ilişkileri askıya aldı. İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerilimi açıklamak için medyada öne çıkan ‘mezhepçi’ analizler sorunun tabiatını açıklamaktan uzak kalıyor. Zira yıllardır iki ülkede de yeni mezhep değişikliği olmadı.  Yıllardır hem Tahran’da hem de Riyad’da ‘mezhepçi’ siyasi yapılar iktidarda olsa da iki ülke arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı seyretti. Hatta 1990’larda iki ülke arasındaki ilişkiler o kadar iyileşti ki aralarında savunma işbirliği anlaşması imzaladılar. Hal b

İran ve Batı arasında büyük barış için erken

İran ve Batı arasında büyük barış için erken İran ve Batı arasında sağlanan nükleer anlaşma, uygula sürecinde yeni sorunlarla karşılaşabilir. İran için bölgesel meselelerde Batı ile işbirliğini derinleştirebileceği DAEŞ sorunu gibi alanlar var. Ancak, İran'ın Batı ile daha büyük bir uzlaşı için dış politikasında hemen köklü değişiklikler yapması beklenmemeli. İran ile Batı arasında on yılı aşkın süredir devam eden nükleer meselede 14 Temmuz’da 5+1 Grubu ile İran arasında yapılan anlaşmayla yeni bir aşamaya geçildi. İran’ın nükleer programı ve İran-ABD ilişkilerindeki gerilimle ilgili tartışmalar yerini anlaşmanın içeriğine ve etkilerine dair sorulara bıraktı. Şimdi iki soru öne çıkıyor. Anlaşmadan kim ne kazandı? Anlaşma İran dış politikasında, özellikle İran’ın Batı ile ilişkilerinde önemli bir değişime yol açar mı? Karşılıklı kazanımlar sağlandı Anlaşmanın tarafların temel taleplerini büyük ölçüde karşıladığı görülüyor. ABD açısından bakıldığında, İran’ın uranyum