Posts

Showing posts from October, 2016

IRAK KÜRTLERİ’NİN İRAN İLE İLİŞKİLERİ: NETAMELİ BİR İTTİFAKIN SANCILI SEYRİ

IRAK KÜRTLERİ’NİN İRAN  İLE İLİŞKİLERİ: NETAMELİ BİR İTTİFAKIN SANCILI SEYRİ ABD işgalinden sonra Irak’ta kurulan yeni düzen 2014’te iki büyük tehdit ile karşılaştı. Birincisi, 2014’ün Haziran ayında başlattığı operasyonlar ile Sünnilerin çoğunlukta yaşadığı toprakların önemli bir kıs- mını ele geçiren IŞİD tehdidiydi. İkinci tehdit ise Iraklı Kürtlerin ayrılma eğiliminin güçlenmesiydi. Gerçi uzun zamandan beri Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani dâhil KDP’nin önde gelen liderleri sık sık bağımsızlık imasında bulunuyordu. Örneğin, Barza- ni 3 Temmuz’da Irak Kürdistan Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada milletvekillerinden bağımsızlık referandumu konusunda hazırlık yapmalarını istedi. Barzani’nin açık- lamaları İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan destek bulurken en sert tepkiyi İran’dan gördü. Ülkenin önde ge- len din adamlarından Ayetullah Ahmed Hatemi Kürdistan devletinin kurulmasını bölge

GÜVEN BUNALIMI KISKACINDA İRAN-IKBY İLİŞKİLERİ

GÜVEN BUNALIMI KISKACINDA İRAN-IKBY İLİŞKİLERİ İ ranlılar ile Kürtler arasında ilişkiler incelenirken ilk dikkat çekilen hususlardan birisi, aralarındaki kül- türel, tarihsel ve dilsel yakınlıktır. Fakat modern İran devletinin Iraklı Kürtlerle ilişkilerinde kimlik politikalarından ziyade siyasi mülahazalar ve güvenlik kaygıları belirleyici olmuştur. Bu durum İran İslam Devriminden sonra da pek değişmemiştir. Devrim- den kısa bir süre sonra İran’da çıkan Kürt isyanlarının bastırılması için Geçici İran Hükümeti, o dönemde Baas rejiminden kaçarak İran’a sığınmış olan Mesut Barzani yönetimindeki KDP (Kürdistan Demokratik Partisi) ile işbirliği yapmıştır. Bu işbirliği İran-Irak savaşı boyunca daha da güçlenmiştir. KDP, İran as- kerleri ile birlikte ortak düşmanları Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’a karşı savaşmıştır. Aynı dönemde Celal Talabani liderliğindeki KYB (Kürdistan Yurt- severler Birliği) de 1980’l

İRAN-YEMEN İLİŞKİLERİ VE ENSARULLAH HAREKETİ

İRAN-YEMEN İLİŞKİLERİ VE ENSARULLAH HAREKETİ Arap Baharı’ndan yakından etkilenen ülkelerden birisi Yemen oldu. Körfez İşbir- liği Konseyi’nin arabuluculuğun- da iktidar ile ‘muhalif’ hareketler arasında yapılan müzakereler sonu- cunda 1978’den beri Yemen’i yö- neten Ali Abdullah Salih, Kasım 2011’de yetkilerini yardımcısı A. Mansur Hadi’ye devretti. Hadi, Şubat 2012’de tek aday olarak girdiği seçimlerde yeni cumhur- başkanı oldu. Mart 2012’de te- mel sorunların çözümü amacıyla bütün siyasi partilerin katıldı- ğı “Ulusal Diyalog Konferansı”  başladı. Şiddet fazla tırmanmadan müzakere yoluyla sağlanan bu ge- çiş, birçok çevrede memnuniyetle karşılandı. Hatta Suriye’de soruna çözüm için önerilen yöntemlerden birisi “Yemen Modeli” idi. Fakat is- yancı Husi aşiretinin liderliğindeki silahlı Ensarullah Hareketi Eylül  2014’te başkent Sana’yı ele geçirdi. Cumhurbaşkanı Hadi ile Husiler arasında bir mutabakat anlaşma- sı yapıldıysa da taraflar arasındaki sorunların çözülememesi

Suudi Arabistan-İran gerginliği nereye varır?

Suudi Arabistan-İran gerginliği nereye varır? Yeni yılın ilk günlerinde, Suudi Arabistan’da aralarında Şii din adamı Şeyh Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin idam edilmesi bölgede gerilimin yükselmesine sebep oldu. Tahran ve Meşhed’de Şeyh Nimr’in idamını protesto eden grupların Suudi Arabistan’ın diplomatik temsilciliklerine saldırması üzerine Suudi yönetimi İran ile diplomatik ilişkilerini kesti. Suudi Arabistan’ın ardından Riyad ile dayanışma içindeki bazı bölge ülkeleri de İran ile diplomatik ilişkileri askıya aldı. İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerilimi açıklamak için medyada öne çıkan ‘mezhepçi’ analizler sorunun tabiatını açıklamaktan uzak kalıyor. Zira yıllardır iki ülkede de yeni mezhep değişikliği olmadı.  Yıllardır hem Tahran’da hem de Riyad’da ‘mezhepçi’ siyasi yapılar iktidarda olsa da iki ülke arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı seyretti. Hatta 1990’larda iki ülke arasındaki ilişkiler o kadar iyileşti ki aralarında savunma işbirliği anlaşması imzaladılar. Hal b

SUUDİ ARABİSTAN’IN YEMEN’E MÜDAHALESİ KARŞISINDA İRAN’IN TUTUMU

SUUDİ ARABİSTAN ’IN YEMEN ’E  MÜDAHALESİ KARŞISINDA  İRAN ’IN TUTUMU   Husi isyancıların 21 Eylül 2014’te Yemen’in başkenti Sana’ya girmelerinden itibaren bu ülkedeki gelişmeler, yaygın bir şekilde İran ile  Suudi Arabistan arasında vekâlet savaşı olarak görül- dü. İran’ın Husileri desteklediğine dair yaygın iddialar, bazı İranlı siyasetçilerin Husilere destek mahiyetindeki beyanatları ve Suudi Arabistan’ın Husi ilerleyişine karşı sert tepkisi, iki devlet arasındaki vekâlet savaşı algısını güçlendirdi. Bu minvalde Husilerin 6 Şubat 2015’te yönetimi ele geçirmesi, ülkenin İran’ın kont- rolüne geçmesi şeklinde değerlendirildi. Ne var ki Husilerin merkezinde olduğu ‘geçici yö- netim’ İran dâhil hiçbir ülke tarafından resmen tanın- madı. Bununla birlikte İran ile Husilerin kurduğu yeni Yemen yönetimi arasında kapsamlı ilişkilerin temelleri atıldı. Önce iki ülkenin başkentleri arasında doğru- dan uçuşların yapılmasını öngören bir anlaşma im

İran ve Batı arasında büyük barış için erken

İran ve Batı arasında büyük barış için erken İran ve Batı arasında sağlanan nükleer anlaşma, uygula sürecinde yeni sorunlarla karşılaşabilir. İran için bölgesel meselelerde Batı ile işbirliğini derinleştirebileceği DAEŞ sorunu gibi alanlar var. Ancak, İran'ın Batı ile daha büyük bir uzlaşı için dış politikasında hemen köklü değişiklikler yapması beklenmemeli. İran ile Batı arasında on yılı aşkın süredir devam eden nükleer meselede 14 Temmuz’da 5+1 Grubu ile İran arasında yapılan anlaşmayla yeni bir aşamaya geçildi. İran’ın nükleer programı ve İran-ABD ilişkilerindeki gerilimle ilgili tartışmalar yerini anlaşmanın içeriğine ve etkilerine dair sorulara bıraktı. Şimdi iki soru öne çıkıyor. Anlaşmadan kim ne kazandı? Anlaşma İran dış politikasında, özellikle İran’ın Batı ile ilişkilerinde önemli bir değişime yol açar mı? Karşılıklı kazanımlar sağlandı Anlaşmanın tarafların temel taleplerini büyük ölçüde karşıladığı görülüyor. ABD açısından bakıldığında, İran’ın uranyum

Cevad Zarif ve değişen İran dış politikası

Cevad Zarif ve değişen İran dış politikası 2 Temmuz’da, İran ile 5+1 grubu arasında Viyana’da nükleer mesele ile ilgili anlaşmaya varılmasından sonra İran basının bir kısmı, İran heyetinin başmüzakerecisi Dışişleri Bakanı Dr. Muhammed Cevad Zarif’i, İran’ın milli kahramanlarından Muhammed Musaddık’a benzetti. Musaddık, dönemin büyük güçlerine karşı mücadele ederek petrol endüstrisinin millileştirilmesini sağlamıştı. Şimdi de Zarif’in liderliğindeki müzakere heyeti, dönemin büyük güçlerine karşı İran’ın nükleer haklarının tanınmasını sağladı. Nükleer anlaşmanın sağlanması Zarif’in İran içindeki popülaritesini artırdı, kimileri onu gelecek cumhurbaşkanı olarak görmeye başladı. Fakat iç politika ile pek alakadar olmayan Zarif, kendisini ‘siyasetçi’ değil’diplomat’ olarak tanımlıyor. Diğer yandan anlaşmanın İran dış politikasına muhtemel etkileri gözlerin bu tecrübeli diplomata dönmesine neden oldu. Dışişleri Bakanı Zarif Haziran 2013’te Cumhurbaşkanı seçilen Hasan Ruhani, kab