IRAK KÜRTLERİ’NİN İRAN İLE İLİŞKİLERİ: NETAMELİ BİR İTTİFAKIN SANCILI SEYRİ


IRAK KÜRTLERİ’NİN İRAN İLE İLİŞKİLERİ: NETAMELİ BİR İTTİFAKIN SANCILI SEYRİ


ABD işgalinden sonra Irak’ta kurulan yeni düzen 2014’te iki büyük tehdit ile karşılaştı. Birincisi, 2014’ün Haziran ayında başlattığı operasyonlar ile
Sünnilerin çoğunlukta yaşadığı toprakların önemli bir kıs- mını ele geçiren IŞİD tehdidiydi. İkinci tehdit ise Iraklı Kürtlerin ayrılma eğiliminin güçlenmesiydi. Gerçi uzun zamandan beri Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani dâhil KDP’nin önde gelen liderleri sık sık bağımsızlık imasında bulunuyordu. Örneğin, Barza- ni 3 Temmuz’da Irak Kürdistan Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada milletvekillerinden bağımsızlık referandumu konusunda hazırlık yapmalarını istedi. Barzani’nin açık- lamaları İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan destek bulurken en sert tepkiyi İran’dan gördü. Ülkenin önde ge- len din adamlarından Ayetullah Ahmed Hatemi Kürdistan devletinin kurulmasını bölgede “İsrail gibi yeni bir kanser uru”na benzetti. İran’ın Arap dünyası ile ilişkilerden sorum- lu Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Al-Alam televizyonuna yaptığı açıklamada Netanyahu’nun hayallerinin gerçekleşmesine ve Irak’ın parçalanmasına hiç- bir surette izin vermeyeceklerini söyledi.
Ağustos ayının başlarında Irak’ta yeni hükümetin hazır- lıklarının yapıldığı sırada Iraklı Kürtler arasında bağımsızlık ve Bağdat ile ilişkilerin geleceğinin nasıl olacağı tartışılırken IŞİD bu defa Erbil, Sincar ve Hanekin’e saldırıya geçti ve peşmerge ile karşı karşıya geldi. 10 Ağustos’ta Mesud Bar- zani’nin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye “bu zor koşullarda Iraklı Kürtlere destek verdiği” için teşekkür eden mektubu İran basınında yayınlandı. Barzani, İran Dışişleri Bakanı M. Cevad Zarif ile Erbil’de yaptığı görüşmenin ar- dından yaptığı açıklamada ‘İŞİD’e karşı mücadele için silah taleplerine cevap veren ilk ülkenin İran’ olduğunu söyledi.
Yukarıda özetlenen iki gelişme İran’ın Irak Kürtleri ile ilişkilerinin bir ay içinde birbirine tamamen zıt iki boyutunu göstermektedir. İran bir taraftan Barzani’yi ağır bir şekilde eleştirirken diğer taraftan askeri destek sağlamaktadır. Gö- rünürde birbirine tamamen zıt olan bu durum nasıl izah edilebilir?

İran ile Irak Kürtleri Arasındaki İlişkiler

Modern Ortadoğu’nun dinamik siyaseti içerisinde ittifak ilişkileri çok hızlı bir şekilde değişebilmektedir. Bu nedenle İran ile Suriye arasındaki ilişki, bölgede iki devlet arasında en uzun ittifak olarak anılır. Aslında bölgedeki en uzun süreli ittifak ilişkisi İran ile Iraklı Kürtler arasında kurul- muştur. Geçmişi 1960’lara kadar giden bu ilişki ‘bölgesel hırsları’ olan bir devlet ile özerklik arayışı içindeki bir siyasi hareket arasında gelişmiş gayri res- mi bir ittifaktır. Fakat tarafların- dan birisinin büyük ve belirleyici, diğerinin ise bir hayli zayıf olduğu bu ittifak, müttefiklerin arasındaki asimetrik güç ilişkisi nedeniyle ba- şından beri sorunlu olmuştur. Zira böylesine asimetrik bir ilişkide kü- çük taraf ittifak bağları içinde bo- ğulmaktan korkar, ama ortağının hücrelerine kadar nüfuz etmesine engel olamaz. Nitekim bugüne ka- dar İran, Irak Kürdistan bölgesinde faal olan grupların hemen hemen hepsi ile yakın ilişki içerisine gir- miştir. İran’ın bu sayede bölgede siyasi nüfuzunun yanında güçlü bir istihbarat altyapısı oluşturduğu dü- şünülmektedir.
Aralarındaki ittifak ilişkisi ne- deniyle İran ile Irak Kürtleri ara- sındaki ilişkiler günümüze kadar oldukça dostça seyretmiştir. İran, Bağdat ile ilişkilerinin sorunlu ol- duğu yıllarda Irak Kürtlerinin dire- nişini aktif bir şekilde desteklemiş- tir. Iraklı Kürt siyasi hareketlerine sadece topraklarında sığınma hakkı vermekle kalmamış, çıkarlarının el- verdiği ölçüde Kürt savaşçılara si- yasi ve lojistik destek sağlamıştır. Hatta 1980’lerde Kürt peşmerge- lerle İran askerleri ortak düşman Saddam’ın ordusuna karşı omuz omuza savaşmıştır.
Irak’ta siyasi yapının yeniden kurulduğu 2003 sonrası dönem- de İran, Kürtlerin siyasi sistemde etkili bir yer bulabilmeleri için çalışmış ve Kürtlerin federasyon taleplerinin bölge ülkeleri arasın- daki tek destekçisi olmuştur. Hem Süleymaniye’de hem de Erbil’de konsolosluk açmıştır. Bağdat’ta artık Tahran’a dost hükümetlerin oturduğu bu dönemde İran, hem IKBY ile hem de Irak merkezi hü- kümeti ile ilişkilerini dengeli bir
şekilde yürütmeye gayret etmiştir. Bir taraftan federal Kürt yönetimi ile ilişkilerini geliştirirken diğer ta- raftan Kürtlerin Irak siyasal sistemi içinde kalması için çalışmıştır.

Erbil-Tahran İlişkilerindeki Sorunlar

Irak Kürtleri ile İran arasındaki it- tifakın sebebi olan ortak düşman Baas rejiminin yıkılmasından sonra İran’ın IKBY ile ilişkilerini zorlayan üç faktör ortaya çıkmıştır. Birinci- si, 2004’te kurulan PJAK’ın İran’a karşı silahlı faaliyetler içerisine gir- miş olmasıdır. Irak Kürdistan böl- gesi uzun bir müddettir İranlı Kürt muhaliflere ev sahipliği yapmak- tadır. Fakat onların IKBY alanın- da bulunuşu İran’da silahlı faaliyet
yürütmeme şartına bağlanmıştır. PJAK bu şartı göz ardı ederek Kan- dil dağında üslenmiş ve buradan İran topraklarına sızarak güvenlik güçleri ile çatışmaya girmiştir. Ge- rek PJAK’ı etkisizleştirmek gerekse IKBY’ye gözdağı vermek amacıyla İran zaman zaman sınır hattını as- keri baskı altına almıştır. Temmuz
2011’de yaşanan yoğun çatışmala- rın ardından IKBY’nin aracılığıy- la PJAK ile İran arasında ateşkes sağlanmış, sınır bölgesi sükûnete kavuşmuştur.
Tahran-Erbil ilişkilerini zorla- yan ikinci faktör, Irak Kürtlerinin geliştirmeye çalıştığı uluslararası bağlantılardır. Uzun bir süre IK- BY’nin ABD ve İsrail ile ilişkilerin- den rahatsız olan İran, 2008 son- rasında Erbil ile Ankara arasındaki ilişkilerin gelişmesini de endişeyle izlemiştir. IKBY’nin farklı bağlan- tılar geliştirmesi İran’ı üç nedenle rahatsız etmiştir. Birincisi, güvenlik kaygılarıdır. IKBY’nin düşmanla- rının merkez üssüne dönüşmesi ihtimali, Tahran için yeterince ra- hatsız edici olmuştur. İkincisi, Irak Kürtlerini ve özerklik taleplerini yıllardır destekleyen İran, tabiatıyla Kürtler üzerinde büyük bir nüfuz kazanmıştır. Kürtlerin geliştireceği farklı bağlantıların Kürtlere güven- lik, iktisadi ve siyasi açılardan al- ternatif imkânlar sunması, İran’ın Kürtler üzerindeki etkisinin zayıf- lamasına sebebiyet vereceği düşü- nülmüştür. Kendi etkisi dâhilinde iken İran için oldukça kullanışlı bir kart olan Irak Kürtleri, başka, hele düşman veya rakip ülkelerin etkisi altına girmesi tehdit kaynağı olarak görülmüştür. Üçüncüsü ile Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkilerin geril- mesidir. İki taraf ile de ilişkilerini dengeli bir şekilde yürütmeye gay- ret etse de İran önceliğini Bağdat’a ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasına vermiştir. Bu nedenle Kürtlerin merkezi yönetimle iliş- kilerinin bozulması, Irak’ta 2003 sonrası kurulan siyasi yapının mu- hafaza edilmesini savunan Tahran’ı rahatsız etmiştir.

Siyasi bir hareket olarak ortaya çıkışından beri Irak
Kürtleri açısından İran bağlantısı çok önemli olmuştur. Bir kere gü- venlik açısından İran hem bir nevi koruma sağlamış, hem de lojistik destek kaynağı olmuştur. İkinci- si İran, Irak Kürtlerinin dünyaya açılan yegâne kapısı olmuştur. Ba- as rejiminin devrilmesi İran-Kürt ittifakının birincil sebebini, ortak tehdidi ortadan kaldırmışsa da böl- ge ülkelerinin, özellikle Türkiye ve Suriye’nin IKBY’ye mesafeli duru- şu, Kürtlerin İran ile bağlantılarını sürdürmeye zorlamıştır. İran’a olan ‘bağımlılığının’, İran’ın bölgedeki etkisinin ve kaygılarının farkında olan Irak Kürt yönetimi, dış dünya ile ilişkilerini geliştirirken ve Bağ- dat ile ilişkilerinde İran’ın çıkar- larını gözeten dengeli bir politika izlemeye çalışmıştır.
İran ile tarihsel süreç içerisin- de girmiş olduğu ittifakın içinde boğulmak istemeyen IKBY, dış dünya ile alternatif ilişkiler ara- yışına girmiştir. 2003 sonrasında anayasal meşruiyete kavuşan Irak Kürt Yönetimi buradan aldığı ce- saretle birçok devlet ile diplomatik ilişki içerisine girmiştir. Bu çerçe- vede IKBY yurtdışında 13 tem- silcik açarken Erbil’de 30 kadar diplomatik temsilcilik açılmıştır. Diğer yandan, gerek İran’ın etkisi- ni azaltmak gerekse İran’a mecbur olmaktan kurtulmak için -tabii ki kendi ekonomik hedefleri doğrul- tusunda- IKBY bir nevi ‘açık kapı’ politikası izlemeye başladı. Farklı ülkelerden yatırımcılar ve çokulus- lu şirketleri bölgeye çekmek için yatırım ve ekonomik işbirliği an- laşmaları imzalandı. IKBY’nin Irak içerisinde göreceli olarak güvenli bir yer olması, üstelik petrol ve do- ğalgaz rezervlerinin büyüklüğünün ortaya çıkması Kürtlerin işini ko- laylaştırdı. Nihayet 2008’den sonra Türkiye ile ilişkilerin gelişmesi Irak Kürtlerini büyük ölçüde rahatlatmıştır.
Bu sayede Erbil yönetimi, Bağ- dat ile ilişkilerinde daha iddialı bir tavır izlemiştir. Maliki yönetimi- nin giderek marjinalleşmesi, Arap Baharı ve Suriye’de merkezi yöne- timin sarsılması, nihayet IŞİD’in Haziran 2014 saldırılarından sonra Kerkük dâhil tartışmalı bölgelerin Kürtlerin eline geçmesi Irak Kürt yönetiminin özgüvenini artırdı. İş- te böyle bir ortamda IKBY’den ba- ğımsızlık sesleri yükseldi ve İran’ın sert tepkisine neden oldu. İran’ın tepkisinin iki nedeni vardı. Birin- cisi Kürtlerin bağımsızlığı Irak’ta 2003 sonrasında kurulan yapı- nın çökmesi anlamına geliyordu. İkincisi ise artık dış dünya ile güçlü bağlantıları olan Irak Kürtlerinin resmen bağımsız olmaları İran’ın ‘elinden kayıp gitmesi’ demekti. İran’ın elinden bir kere çıktıktan sonra da pekâlâ bir tehdide dönü- şebilirdi.

IŞİD’in Ağustos başında Er- bil, Sincar ve Hanekin’e yönel- mesi, Irak Kürtlerinin savunma ve güvenlik açısından zayıflığı- nı ortaya çıkardı. Bunun üzerine İran, IŞİD’e karşı mücadele için Kürtlere askeri destek veren ilk ül- ke oldu. Böylece İran, Irak Kürt yönetimine ittifaklarının ne kadar değerli ve önemli olduğunu gös- terme fırsatı buldu. Diğer taraftan bu süreç İran’ın hem siyasi hem de askeri açıdan bölgedeki varlığının güçlenmesini sağladı.

Uzun yıllar boyunca Bağdat yö- netimine karşı giriştiği ‘özgürlük’ mücadelesinde İran, Irak Kürtleri- nin tabii müttefiki oldu. Fakat bu ittifak ilişkisi sayesinde İran yöneti- mi Kürtler üzerindeki etkisini gide- rek artırdı. İran ile girdiği tarihsel ittifakın esiri olmak istemeyen Irak
Kürt yönetimi İran dışında dünya- ya açılan siyasi ve ekonomik bağ- lar geliştirdi. Fakat IŞİD’le birlikte ortaya çıkan bölgesel istikrarsızlık ve tehdit Irak Kürtlerinin güven- lik için hala İran’a muhtaç oldu- ğunu gösterdi. Bugünlerde IKBY savunma altyapısını güçlendirmeye odaklandığı ve Türkiye’nin de ara- larında bulunduğu bazı ülkelerle askeri işbirliğine girdiği görülmek- tedir. IKBY’nin bu alandaki faa- liyetleri, şüphesiz öncelikle kendi savunma kapasitesini güçlendir- meye dönüktür. Fakat IKBY’nin savunma kapasitesinin güçlenmesi, İran’a olan askeri ihtiyacının azal- ması, böylece Kürtleri adeta İran’a mecbur bırakan netameli ittifak bağlarının birisinin daha kesilme- si anlamına gelmektedir.

ORSAM Danışmanı, Yrd. Doç. Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 
Ortadoğu Analiz, Ocak-Şubat Cilt: 7 Sayı: 66, s.46-49.
http://www.orsam.org.tr/files/OA/66/13bayramsinkaya.pdf
 

Comments

Popular posts from this blog

Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve Batı Etkisi

ORTADOĞU’DA BÖLGESEL BİR GÜÇ OLARAK İRAN

İRAN-P5+1 MÜZAKERELERİ: TEMKİNLİ VE İYİMSER