1. yılında Arap devrimlerinin önündeki tehditler ve fırsatlar

1. yılında Arap devrimlerinin önündeki tehditler ve fırsatlar

Bir yıl önce otoriter rejimlerin yıkılması, demokrasi, sosyal ve ekonomik adalet talepleriyle ortaya çıkan Arap "devrimci" hareketi, üç ülkede liderlerin devrilmesiyle "kısmen" başarıya ulaştı. Eski yönetimin devrilmesi, devrimin aşamalarından sadece birisidir. Dolayısıyla Arap devrimlerinde süreç hala devam ediyor. Peki, bu süreçte devrimlerin, yani yukarıdaki taleplerin hayata geçirilmesinin önündeki tehditler ve fırsatlar nelerdir?
Mısır'da ve Tunus'ta yapılan seçimlerin ardından bazı çevreler "devrimin çalındığı"ndan dem vurmaya başladı. Ne gariptir, tarihte çalınmayan devrim yok gibidir. Bolşevik devriminden İran devrimine bütün devrimler çalınmış veya ihanete uğramıştır! Aslında mesele devrimin çalınmasından ziyade devrim sonrası mücadeleden kaynaklanıyor. Devrimler mevcut rejimlerin yıkılması için farklı siyasal akımların bir araya gelmesiyle başarıya ulaşır. Rejimin devrilmesinden sonra bu "koalisyon" dağılır ve eski ortaklar iktidar için rekabet etmeye başlar. Bu rekabetin niteliği devrimin geleceğini belirler. Rekabetin barışçı şartlarda gerçekleşmesi sağlıklı bir geçişi mümkün kılarken rekabetin çatışmaya dönüşmesi devrimi tehdit eder.

Tehditler Devrime yönelik tehditlerden biri "karşıdevrim"dir. Karşıdevrimin iki boyutu var. Birincisi devrimden rahatsız olan ve onu durdurmak isteyen "muhafazakâr" bir tepkidir. Bu tepki, devrimin alt ettiği eski elitler ve kurumlar ile onların dış destekçileri tarafından yönlendirilebilir. Karşıdevrimin ikinci boyutu ise iktidar için yarışan eski ortakların birbirlerine yönelttikleri bir suçlama olmasıdır. Böyle bir gelişme devrimci hareketin birlikteliğine zarar verir ve suçlamaya hedef olan akımların zayıflamasına ve meşruiyetini yitirmesine neden olur. Bu yolla bazı siyasi hareketlerin tasfiye edilmesi, yeni kurulacak siyasi yapının katılımcı niteliğini zayıflatır.
Devrimin önündeki sorunlardan biri de siyasi istikrarsızlıktır. Eski rejimin devrilmesinin ardından devrimci koalisyonun dağılması nedeniyle bir süre zayıf hükümetler ortaya çıkar. Bu şartlarda siyasi hareketlerin en güçlüsü ve örgütlüsü yavaş yavaş rakiplerini saf dışı ederek kendi iktidarını kurabilir. Böylece orta vadede siyasi istikrar sağlansa bile kurulacak siyasi yapı devrimci taleplerle uyumlu olmayacaktır.
Siyasi istikrarsızlık devrimci hükümetlerin ekonomik performansını da olumsuz etkiler. Devrik rejimlerden miras alınan ekonomik yapıların yeterince iyi işlemediği açıktır. Ekonomi, devrim sürecinde de grevler, iş ilişkilerinin bozulması vs. sebeplerle olumsuz etkilenmiştir. Dolayısıyla, ekonominin çarklarının işlemesi ve sosyal ve ekonomik adaletin tesis edilebilmesi için ekonominin yeniden yapılandırılması gerekir. Fakat istikrarsızlığın yanı sıra siyasi hareketlerin ekonomik önceliklerinin farklı olması reformların yapılmasına ket vuracaktır. Oysa hükümetlerin ekonomik performansı devrimci rejimin meşruiyetinin pekişmesinde etkili olacaktır. O halde devrimci hükümetlerin muhtemel ekonomik başarısızlığı devrime yönelik tehditlerden birisidir. Ekonomik başarısızlık geniş halk kitlelerinin devrimden uzaklaşmasına yol açarken yeni ekonomik güç ilişkileri siyasi hareketler arasındaki rekabeti ve çatışmayı körükleyebilir.

Fırsatlar Bütün bu tehditlere karşılık Arap devrimlerinin sahip olduğu bazı avantajlar da var. Bunlardan biri müzakereli geçiş süreci. Libya dışındaki örneklerde yöneticilerin ülkeyi kısa sürede terk etmesi, eski rejimin temsilcileri ile devrimci güçler arasında müzakere sürecinin önünü açtı. Müzakereler devrimin göreceli olarak barış içinde gerçekleşmesini mümkün kılmış, dolayısıyla devrimin yıkıcı etkileri az bir hasarla atlatılmıştır. Müzakere süreci sayesinde ülke içinde "hesaplaşma"ya gidilmemesi, demokrasiye geçişi ve siyasi katılıma açık bir rejimin kurulmasını kolaylaştıracaktır.
Bazıları devrimci ideolojinin ve liderin yokluğunu Arap devrimleri için önemli bir zayıflık olarak görmektedir. Oysa devrime egemen bir ideolojinin olmaması devrimcilerin ortak taleplerinin olmadığı anlamına gelmez ve bu talepler ortadadır. Kaldı ki ideolojinin bir devrime egemen olması durumunda dahi her siyasi hareketin o ideolojiden anladığı şey farklıdır. Bu farklar devrim sonrası siyasi mücadelenin temelini oluşturur.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, devrimci ideolojinin iktidardaki gruplar tarafından otoriter yapıların tesis edilmesi yolunda araçsallaştırılmasıdır. Yani etkili siyasal gruplar devrimci ideolojiyi -ki bu aslında "ideoloji"nin onlar tarafından yapılan özel bir tanımıdır- hayata geçirmek için güç kullanma eğilimine girebilir. Bu sürecin karizmatik bir liderin öncülüğünde olması da devrimin otoriterleşmesine hizmet eder. Dolayısıyla, devrimci ideolojinin ve karizmatik liderin yokluğu Arap devrimleri için zayıflık değil demokratik rejimlerin kurulabilmesi için önemli bir fırsattır.
Arap devrimlerinin avantajlarından biri de dış dünyanın desteğidir. Suriye ve Körfez'deki gelişmeler bir yana bölge ülkelerinin hemen hepsi ve Batı, Arap devrimlerini desteklemektedir. Oysa geçmişteki devrimlerin en büyük sorunu dış dünyanın olumsuz tutumuydu. "Evrensel" ideolojilerin etkisiyle devrimlerin statükoya meydan okuması, statükocu güçler ile devrim arasında düşmanlığa, bu düşmanlık da devrimi yıpratan savaşlara yol açmıştı. O halde dış dünyanın destek vermesi, Arap devrimleri için büyük bir fırsattır.
Arap devrimleri ile birlikte demokrasi talebi Arap siyasetinde öne çıkmış, demokrasi Arap dünyasındaki başlıca oyunculardan birisi olmuştur. Bu nedenle devrimler Arap dünyasının siyasi kalkınması için bir fırsattır. Bu fırsatın gerçeğe dönüşmesi, Arap devrimcilerinin tehditlerle baş etme ve fırsatları değerlendirme yeteneklerine bağlı. Onların performansı sadece Arap devrimlerinin kaderini değil, bütün Arap dünyasının geleceğini belirleyecek.

Sabah (Perspektif), 7 Ocak 2012, Cumartesi

http://www.sabah.com.tr/Perspektif/Yazarlar/sinkaya/2012/01/07/1-yilinda-arap-devrimlerinin-onundeki-tehditler-ve-firsatlar

Popular posts from this blog

Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve Batı Etkisi

ORTADOĞU’DA BÖLGESEL BİR GÜÇ OLARAK İRAN

İRAN-P5+1 MÜZAKERELERİ: TEMKİNLİ VE İYİMSER