Başbakan Davutoğlu’nun Tahran Ziyareti: Türkiye-İran İlişkilerinde Yeni Bir İvme

Başbakan Davutoğlu’nun Tahran Ziyareti: Türkiye-İran İlişkilerinde Yeni Bir İvme

2016-03-07


Başbakan Ahmet Davutoğlu 4-5 Mart tarihlerinde Tahran’a resmi bir ziyaret yaptı. Ziyaretin merkezinde iki ülke arasında ikili ekonomik ilişkiler ve bölgesel vardı. Bölgesel meselelerde pek ilerleme kaydedilmese de bu ziyaret, Türkiye-İran ilişkilerine yeni bir ivme kazandırdı.

‘İran baharı’ ve Türkiye-İran ilişkileri
Temmuz 2015’te İran ile Batı arasında nükleer meselenin çözüme kavuşturulmasından sonra İran’a ‘bahar’ geldi. Batı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın değişik bölgelerinden çok sayıda siyasi heyet ve işadamı nükleer anlaşma sonrası İran’da yatırım fırsatlarını değerlendirmek için Tahran’a gitti. Buna karşılık anlaşma sonrasında ortaya çıkan olumlu koşulları kendi siyasi ve iktisadi menfaatleri doğrultusunda değerlendirmek isteyen İranlı yetkililer de birçok ülkeye çeşitli düzeylerde ziyaret gerçekleştirdi.

Ne var ki İran ile Batı arasında ‘bahar’ yaşanırken Ankara-Tahran ilişkileri geril(e)meye başladı. Türkiye, nükleer anlaşmaya iyimser ama ‘ihtiyatlı’ bir şekilde yaklaştı.  Ankara, Tahran’ın ‘yapıcı diplomasi’ alanındaki maharetini bölgesel meseleler karşısında da sergilemesini ve politikalarını gözden geçirmesini istedi. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Ağustos ayında Türkiye’ye yapmayı planladığı ziyaret son anda iptal edildi. İran’ın Rusya ile işbirliği içinde Suriye başta olmak üzere bölgede izlediği ‘agresif’ siyaset karşısında bir Türk yetkilinin deyimiyle Türkiye ‘stratejik sabır’ gösterdi. Aynı zamanda karşılıklı sert demeçler verildi.  Oysa Türkiye uzun bir müddet İran’ın nükleer programına destek vermiş ve tecrit edilmesine karşı çıkmıştı. Buna rağmen Türkiye-İran ilişkilerinin gerilemesinin nedenleri üç başlık altında toplanabilir. Birincisi, İran basınında Türkiye aleyhinde, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan şahsını ve ailesini hedef alan mesnetsiz yayınların yapılması. İkincisi, Türkiye’deki seçim süreci. Üçüncüsü ise bölgede ortaya çıkan bazı gelişmelerdir.

İki ülke ilişkilerinde siyasi gerilimin artmasına rağmen Türk işadamları yönünü İran’a döndü. Türkiye’nin  çeşitli nedenlerle Rusya başta bazı dış pazarlardan çekilmek zorunda kaldığı bir dönemde yaptırımların kalkması İran’ı iş dünyası için daha cazip hale getirdi. Küçük ve orta ölçekli firmaların yanı sıra TÜSİAD üyesi büyük şirketler de İran pazarı ile ilgilenmeye başladı. Son olarak Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki TOBB heyeti Tahran’a giderek iki ülke arasında ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için çalışmalar yaptı.

İkili ilişkilerde yeni bir ivme
Davutoğlu’nun ziyareti, iki ülke ilişkilerinde son aylarda yaşanan kırılmanın tadilatı olarak görülebilir. Ayrıca, bu ziyaret iki ülke ilişkilerine hem siyasi açıdan hem de iktisadi açıdan yeni bir ivme kazandırdı. Yakın arayla Türkiye’de ve İran’da yapılan seçimlerin sonucunda Davutoğlu ve Ruhani hükümetlerinin güçlerini pekiştirmesi, bu ivmenin sürdürülmesini sağlayacaktır. Önümüzdeki aylar içerisinde Türkiye-İran Karma Ekonomi Komisyonu toplanacak. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Haziran ayında Ankara’ya gelecek ve 3. YDİK toplantısı yapılacak. Bu toplantıda ikili ilişkilerin durumunun değerlendirilmesi ve yeni işbirliği anlaşmalarının imzalanması bekleniyor.

Davutoğlu, iki ülke ilişkilerinde hedeflenen 30 milyar dolarlık ticaret hacminin yakalanamamasını yaptırımların etkisine bağladı ve yaptırım sonrası dönemi Türkiye-İran ilişkilerinin gelişmesi için önemli bir fırsat olduğunu söyledi. İki ülkenin petrol ve gaz başta olmak üzere enerji, bankacılık ve turizm alanlarında işbirliği yapması bekleniyor. Ayrıca iki ülkenin demiryolu ve karayolu ulaşım ağları ile limanları arasında bağlantı kurulması, tercihli ticaret anlaşmasının kapsamının giderek genişletilmesi ve en geç üç yıl içinde 30 milyar dolar ticaret hacminin yakalanması gibi hedefler belirlendi.

Hükümetler tarafından alınacak tedbirlerin ve alt yapı yatırımlarının yanı sıra özel sektörün devreye girerek iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirmesi ve genişletmesi bekleniyor. Davutoğlu’na ziyaret sırasında 160 işadamı eşlik etti ve Türk-İran İş Forumu gerçekleştirildi. İki ülke arasında ticareti ve ekonomik ilişkileri desteklemek için önümüzdeki aylarda Tahran’da Türk Ticaret Merkezi kurulacak. Halihazırda Türkiye İran’a 3,6 milyar dolarlık ihracat yapıyor. İran’da 200 civarında Türk şirketinin 2,1 milyar dolarlık yatırımının olduğu belirtiliyor. İran pazarında hazır giyim sektöründe ağırlıklı bir yeri olan Türk şirketlerinin önümüzdeki dönemde alış veriş merkezi, enerji, otelcilik, inşaat, karayolu ve demiryolu inşası ve otomotiv sektörlerinde yatırım yapması bekleniyor. 

Ziyaretin ikili ilişkiler üzerindeki etkilerinden birisi de güvenlik işbirliği mekanizmalarının canlandırılmasıdır. 1990’ların sonunda çeşitli düzeylerde ihdas edilen güvenlik komisyonları bir müddettir çalışmıyordu ve bu durum iki ülkenin güvenlik meselelerinde birbirlerine karşı şüpheyle bakmasına sebep oluyordu.

Bölgesel meselelerde görüş ayrılıkları sürüyor
Aslında bölgesel meseleler karşısında iki ülkenin görüş ayrılıkları yeni değil; hatta buna rağmen son yıllarda iki ülke arasındaki ikili ilişkilerde büyük bir ilerleme kaydedilmişti. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) kurulmuş, tercihli ticaret anlaşması yürürlüğe girmişti. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nisan 2015’te Tahran’ı ziyaret etmişti. Zira, son 15 yıldır Türkiye-İran ilişkilerinde zımnen benimsenen prensiplerden birisi iki ülke arasında bölgesel meselelerle ilgili görüş ayrılıklarının ikili ilişkilere olumsuz etkilerinin asgari düzeyde tutulmasıdır. Nitekim Davutoğlu daha Tahran yolunda ülkeler arasında görüş ayrılıkları ve farklı öncelikler olmasının doğal olduğunu belirtti ve ‘iletişimin’ sürdürülmesinin önemine değindi. Zira, iletişim kanallarının açık  tutulması suretiyle hem bölgesel pozisyonlardaki farklılıkların derinleşmesinin önüne geçilebilir, hem de potansiyel ortak noktalar tespit edilebilir.

Bilindiği üzere İran ile Türkiye arasında en ciddi bölgesel ihtilaf Suriye, özellikle Esad’ın geleceği meselesidir. İki ülke Irak, Lübnan ve Yemen’deki krizlerde ve Suudi Arabistan ile ilişkiler hususunda karşı karşıya gelmiştir. İran’ın bölgesel politikalarından rahatsız olan Türkiye, Tahran’ın bölgede ‘mezhepçi’ bir siyaset izleyerek bölgede kendi nüfuz alanını genişletmeye çalışmakla suçladı. Buna mukabil İran, Türkiye’yi bölgedeki aşırıcı hareketleri desteklemekle itham etti. Ayrıca, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında son aylarda kaydedilen yakınlaşma İran’ı rahatsız etti.

Bölgesel meselelerle ilgili ciddi görüş ayrılıklarına  rağmen Davutoğlu’nun ziyareti sırasında Türkiye ve İran’ın bölge ile ilgili ortak kaygılar ve çıkarların tespit edilmesi, iki ülke arasında bölgesel işbirliğinin önemini ortaya koydu. Davutoğlu’nun sarih bir şekilde ortaya koyduğu üzere Ankara ile Tahran’ın mutabık oldukları hususlardan birisi bölgesel meselelere bölgesel çözümler bulunmasıdır. Suriye meselesiyle ilgili olarak ABD ve Rusya’nın öne çıkması, Türkiye ve İran’ın rollerinin ikincil düzeye düşmesi her iki ülkede de rahatsızlık yaratmaktadır. Son zamanlarda ortaya çıkan ve Suriye’nin bölünmesini öngören ‘B Planı’ tartışmaları, iki ülkenin da kaygılarını artırmıştır. Bu nedenle Davutoğlu, “bölgenin kaderinin dış güçlere bırakılmaması” gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, her iki ülke de Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması konusunda hassasiyetlerini paylaşmıştır. Bu noktadan hareketle, İran ile Türkiye’nin önümüzdeki günlerde bölgesel meselelere bölgesel çözümler bulunması doğrultusunda yeni adımlar atması beklenebilir.

Davutoğlu’nun Tahran ziyareti ile ikili ilişkilerin ivme kazanması, İran’ın Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki yakınlaşmadan duyduğu rahatsızlığı azaltacaktır. İran ve Suudi Arabistan arasındaki kutuplaşma bölgedeki gerilimin yükselmesine ve çözüm çabalarının sonuçsuz kalmasına neden olmaktadır. Ankara ile Tahran arasında güvenin yeniden tesis edilmesi, Türkiye’nin bu meselede arabuluculuk yapmasını kolaylaştırabilir.

Türkiye-İran ilişkilerinde yakalanan bu ivme tabii ki iki ülke arasında bölgesel meselelerdeki başlıca görüş ayrılıklarının sona erdiği anlamına gelmiyor. Nitekim, Davutoğlu Tahran’daki temaslarını sürdürürken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında “İran bizim kardeşimiz ama İran'ın yanlış politikalarını eleştirebiliriz. ... İran'ın mezhepçi politikalarına karşıyız” dedi.

* Bu yazı “Türkiye-İran ilişkilerinde yeni bir ivme” başlığıyla  Al-Jazeera Turk internet sitesinde yayınlanmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve Batı Etkisi

ORTADOĞU’DA BÖLGESEL BİR GÜÇ OLARAK İRAN

İRAN-P5+1 MÜZAKERELERİ: TEMKİNLİ VE İYİMSER