SURİYE KRİZİ ÇERÇEVESİNDE İRAN-PYD İLİŞKİLERİ: TAKTİK ORTAKLIK

BÖLGESEL GELİŞMELER
SURİYE KRİZİ ÇERÇEVESİNDE
İRAN-PYD İLİŞKİLERİ:
TAKTİK ORTAKLIK

Mart 2011’de hükümet karşıtı protestolarla baş- layıp zamanla iç savaşa
dönüşen Suriye krizinin en önemli sonuçlarından birisi, merkezi hü- kümetin ülkenin genelindeki kont- rolü kaybetmesi oldu. Bu süreçte, Suriye nüfusunun yüzde onunu oluşturan Kürtlerin alacağı tutum kritik bir önem kazandı. Özellikle 2012 yılının ortalarından itibaren rejimin güvenlik güçlerinin Suri- ye’nin kuzeyinde, Kürtlerin çoğun- lukla yaşadığı bazı yerleşim yerle- rinden çekilmesi bölgedeki Kürt partilerinin hareket alanını artırdı. Dolayısıyla Suriye’deki gelişmeleri yakından takip eden PKK ve KDP gibi ‘bölgesel’ Kürt hareketleri ile ‘bölgesel güçler’, Suriye Kürtlerine özel bir ilgi göstermeye başladı. Pe- ki, bu dönemde İran, Suriye Kürt- leri ile nasıl bir ilişki kurdu?

Suriyeli Kürtler, PKK-KDP Rekabeti ve İran
Suriye rejimi ile yakın ilişkile- rinden dolayı İran, uzun bir süre
Suriye’deki Kürt hareketlerine il- gisiz kaldı. 2011’de rejim karşıtı gösterilerin Kürtlerin çoğunlukta olduğu şehirlere yayılması üzerine yıllardır baskı altında olan Kürt partileri de harekete geçti. Kürt partilerinin tek bir çatı altında örgütlenmesi amacıyla KDP ve KYB’nin bölgedeki kardeş partile- ri, IKBY lideri Mesut Barzani’nin himayesinde Ekim 2011’de Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi’ni (ENKS) kurdu.
Aynı dönemde PKK ile bağlan- tılı olan PYD (Demokratik Birlik Partisi) liderleri de Suriye’ye dön- müş ve kısa zamanda YPG (Halk Savunma Güçleri) adında büyük bir silahlı milis gücü kurmuştur. YPG’ye destek vermek amacıyla sayıları bine yakın PKK militanı Kandil Dağı’ndan Suriye’ye geç- miştir. Birçok gözlemci bu gelişme- yi, Esad yönetiminin İran ve PKK ile işbirliğinin bir sonucu şeklinde değerlendirildi. Suriyeli muhalif- lerin ve PYD karşıtlarının iddiası- na göre, İran ile PKK bir anlaşma
yapmış, bu anlaşma çerçevesinde PKK’nın İran kolu PJAK, İran top- raklarından çekilmiş, buna muka- bil İran Esad rejimini desteklemek üzere PKK’lıların Suriye’ye geçme- sini ve silahlanmasını sağlamıştır. Nitekim, PYD başından beri ikili bir tavır izlemiş; bir taraftan ken- disini Kürtlerin haklarının ko- ruyucusu ilan ederken ve ‘Suriye devriminin parçasıyız’ derken di- ğer taraftan Suriye rejimi ile işbir- liği yapıp rejim karşıtı protestola- rı engellemeye çalışmıştır. Ayrıca ENKS’ye katılmamış, TEV-DEM gibi kendine yakın partilerle bir- likte Batı Kürdistan Halkları Mec- lisi’ni kurmuştur. Böylece Suriye Kürtleri kısa bir süre içerisinde iki- ye bölünmüş ve taraflar arasındaki gerilim giderek artmıştır. PKK’nın/ YPG’nin silahlı gücü sayesinde bölgedeki etkisini artıran PYD, Suriye rejiminin güvenlik güçle- rini bölgeden çekmesinden sonra birçok şehirde yönetimi ele geçir- miştir. Suriyeli muhalifler, güvenlik güçlerinin bölgeden çekilmesinin
de Esad yönetimi ile PYD arasın- da varılan bir anlaşma çerçevesinde gerçekleştiğini, ‘devrimci’ güçlere karşı mücadele etmesi karşılığın- da Esad yönetiminin PYD’ye si- lah ve para yardımı yaptığını iddia etmektedir. Bu iddialar uzun bir müddet hem PYD hem de Suriyeli yetkililer tarafından reddedilmiştir. Fakat PYD lideri Salih Müslim’in Temmuz 2015’te “Suriye ordusu yeni bir anlayış ve yeni şartlar doğ- rultusunda bölgeye dönmek isterse YPG’nin Suriye ordusuna katılabi- leceğini” söylemesi, rejim ile PYD arasındaki işbirliğinin en somut itirafı olarak değerlendirilmektedir.

İran’ın PYD ile ilişkileri bü- yük ölçüde istihbarat kanalları ve Devrim Muhafızları üzerinden yürütülmektedir; dolayısıyla açık kaynaklara pek yansımamaktadır. İran ile PYD arasındaki işbirliği iddiaları daha çok istihbarat kay- naklarına veya PYD’nin sahadaki başlıca rakibi ENKS çevresine da- yandırılmaktadır. Mesela, Haziran 2015’te Middle East Briefing adlı internet sitesinde yayınlanan fa- kat bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanmadığı belirtilen bir ha- berde, Süleymaniye’de KYB, YPG ve İran Devrim Muhafızlarından yetkililerin bulunduğu bir toplan- tı yapıldığı bildirildi. Habere göre söz konusu toplantıda İran, Suriye ordusu ile işbirliği yapması karşı- lığında YPG’ye silah yardımında bulunmayı ve Suriye’nin kuzeyinde kurulacak Kürt özerk bölgesini ta- nımayı vaat etti. Keza, ENKS’nin İstanbul Temsilcisi Ahmet Kasım, Ağustos 2015’te Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta PYD’nin “İran ve Esad’a bağlı” olduğunu söylemiştir.

İran-PYD İlişkilerinde Taktik Ortaklık

Tahran’ın PYD ile ilk resmi teması, 2013 yılının yaz aylarında olmuş- tur. PYD lideri Salih Müslim, 7-8 Ağustos tarihlerinde İran Dışişleri Bakanlığı’nın daveti üzerine Tah- ran’ı ziyaret etmiş, ‘üst düzey’ yet- kililerle görüşmüştür. Bu görüşme- de İran, Müslim’in ifadesiyle PYD ile “dayanışma içinde olma” sözü vermiştir. Müslim, bu görüşmeyi bir tanışma toplantısı olarak nite- lendirmiş, İran’ın Kürtlerin talep- lerini haklı bulduğunu, Kürtlerin özerk yönetim kurmasına karşı çık- mayacağını ve Tahran ile ilişkilerin devam edeceğini söylemiştir.
İran ile PYD’yi yakınlaştıran çeşitli nedenler vardır. Bunlardan birincisi hem PYD’nin hem de İran’ın Esad yönetimi ile ilişkisi- dir. Esad yönetimine kayıtsız şart- sız destek veren İranlı yetkililer, her fırsatta Suriye’ye yabancı müdaha- lesinin önlenmesi, toprak bütün- lüğünün korunması ve terörizmle mücadeleye destek verilmesinden söz etmektedir. Yine Müslim’in tabiriyle “zaten Suriye’nin parça- lanmasını istemeyen” PYD, ‘Selefi teröristlerle’ mücadele konusunda İran ile aynı çizgide buluşmuştur. İran, o dönemde Rasulayn/Sere- kaniye’de ‘Nusra Cephesi’ne kar- şı PYD’nin mücadelesine destek vermiştir. İran ile PYD arasındaki somut işbirliği alanlarından biri- si de Türkiye karşıtlığı olmuştur. Hem PYD/PKK yayın organların- da, hem de İran medyasında Tür- kiye’nin ‘Selefi/tekfirci’ teröristleri, Suriye’ye veya Kürtlere karşı kul- landığı şeklinde yaygın bir kam- panya yapılmıştır.
Bununla beraber İran ile PYD’nin sıkı bir ittifak ilişkisine girdiğini söylemek zordur. Bir kere
Tahran, bu dönemde Salih Müs- lim’in ziyaret ettiği tek başkent ol- mamıştır. Müslim, 25-26 Temmuz ve 13-14 Ağustos tarihlerinde İs- tanbul’da Türk Dışişleri yetkilile- ri ile görüşmüş, 16 Aralık 2013’te de Moskova’ya gitmiştir. PYD, bazı Avrupa ülkelerinde temsilci- likler açmış, Müslim sık sık Avru- pa’da boy göstermiştir. Dış dünya ile ilişkilerini çeşitlendiren Müs- lim, bir daha Tahran’a ayak bas- mamıştır. Keza, İran o dönemde yalnızca PYD ile görüşmemiştir. Müslim’in Tahran’ı ziyaret ettiği aynı hafta içinde Barzani çizgisin- deki ENKS’nin en etkili partisi, ‘el-Parti’ lideri Abdulhakim Beşşar da Tahran’da ayrı olarak ağırlan- mıştır. Kasım 2013’te PYD, kont- rol ettiği bölgelerde geçici yöne- tim kurmuştur. Çeşitli çevrelerde “Kürtlerin Rojava’da geçici yöne- tim ilanından herkesten daha çok
İran ve Beşar Esad yönetiminin memnun” olduğu ve İran’ın Kürt özerk yönetimini desteklemek için Kamışlı’da temsilcilik açacağı iddia edilmiştir. Fakat aradan geçen iki yıl içinde ne PYD Tahran’da, ne de İran Kamışlı’da temsilcilik açmıştır.

2014’ün son aylarına damga- sını vuran Kobani krizi, İran ile PYD arasındaki ilişkilerin ne ka- dar girift olduğunun görülmesi açısından önemlidir. İran Dışişleri Bakanlığı, IŞİD saldırılarına ma- ruz kalan Kobani’nin “Suriye’nin bir parçası olduğunu” ve “buraya yapacakları yardımın ancak Suriye
devletinin izniyle olacağını” belirt- miştir. Diğer yandan, İran Genel- kurmay Başkanı Hasan Firuzaba- di, “Kobani’deki katliamdan kaygı duyduklarını ve oradaki mazlum halka yardım yapılması gerektiği- ni” söylemiş, Türkiye’yi Kobani’ye yardım yollarını kapatmakla itham etmiştir. Fakat Türkiye’nin bir grup IKBY peşmerge gücünün toprak- larından geçerek Kobani’ye girme- sine izin vermesi, İran’ın tepkisine neden olmuştur. Dışişleri Bakan Yardımcısı Emirabdulahiyan, “Su- riye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal birliğinin kendileri için öncelikli öneme sahip olduğunu” belirtmiş ve “Kobani’ye yardım yabancıla- rın Suriye’nin içişlerine karışması- na sebep olmamalı” demiştir. IŞİD güçleri Kobani’den atıldığında İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü 29 Ocak 2015’te yaptığı açıklamada, “Kobani’nin kurtuluşundan dola- yı Suriye halkını ve hükümetini” tebrik etmiştir.

Görüldüğü kadarıyla PYD veya Suriye Kürtleri ile ilişkiler, İran’ın Suriye politikasındaki öncelikli konulardan birisi değildir. Diğer bir ifadeyle İran’ın özel bir ‘Rojava’ politikası yoktur. İran’ın önceliği Esad rejiminin korunması ve bu bağlamda, İranlı yetkililerin tabi- riyle ‘tekfirci teröristlere karşı mü- cadele’ edilmesidir. PYD, bu çer- çevede gerek Nusra Cephesi’ne ge- rekse IŞİD’e karşı mücadele etmesi açısından İran için değerli bir ortak olmuştur. İran lideri Ali Hama- nei’nin dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin ifadesi İran’ın meseleye nasıl yaklaştığını özetle- mektedir: “Suriye Kürtlerinin IŞİD ile çatışıyor olması olumludur; an- cak Suriye Kürtleri ülkelerine vefalı ve ülkelerinin toprak bütünlüğüne saygılı olmalıdır.”

İran-PYD ilişkilerinin bu denli girift olmasının temelinde karşılıklı güvensizlik vardır. Zira PYD’nin Esad rejimi ve ‘Suriye devrimi’ kar- şısındaki ikircikli tutumu, özerk yönetim kurma çabası ve dış dünya ile ilişkilerini çeşitlendirme arayışı İran’ı tedirgin etmektedir. Bunun- la beraber hem Suriye’deki mev- cut durum, hem de bölgesel güç denklemi İran ve PYD’yi taktiksel açıdan birbirine yaklaştırmaktadır.
Hâlihazırda ‘Rojava’da PYD ve ENKS arasında şiddetli bir rekabet olduğu görülmektedir. Bu rekabet hem PKK ile Barzani arasında böl- gesel düzeyde görülen çekişmenin bir yansımasıdır, hem de bölgesel düzeydeki çekişmeyi şiddetlendir- mektedir. Suriyeli Kürtler arasın- daki bu rekabetin bölgesel düzeye taşınması ile birlikte bölgesel güç- ler de konumunu belirlemek zo- runda kalmaktadır. Bu bağlamda İran, Irak Kürdistan Bölgesinde kendisine müzahir partiler olan KYB ve Goran ile birlikte PKK/ PYD çizgisine daha yakın durur- ken, Türkiye, KDP ve ENKS ile aynı çizgide buluşmuştur. Böyle- ce, Suriye’nin kuzeyinde, Suriye iç savaşıyla bağlantılı, ama onun dışında ayrı bir ‘vekâlet savaşı’ orta- ya çıkmıştır. Bölgesel güçler, rakip ‘blokun’ burada daha fazla alan ka- zanmasına engel olmaya ve Kürtle- ri, Suriye krizinde kendi tercihleri doğrultusunda yönlendirmeye ça- lışmaktadır. Diğer yandan sahada- ki güçler, Suriyeli Kürt hareketleri de bölgesel güçleri çeşitli yollardan etkileyerek kendilerine sağlanan desteğin sürekliliğini temin etme gayreti içindedir.

Yrd. Doç. Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Orsam Danışmanı
Ortadoğu Analiz, Eylül-Ekim 2015 Cilt: 7 Sayı: 70

http://www.orsam.org.tr/files/OA/70/13bayramsinkaya.pdf

Comments

Popular posts from this blog

Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve Batı Etkisi

ORTADOĞU’DA BÖLGESEL BİR GÜÇ OLARAK İRAN

İRAN-P5+1 MÜZAKERELERİ: TEMKİNLİ VE İYİMSER